← Blog'a Dön
Bilişsel Yanılgılar: Düşüncelerimizi, Duygularımızı ve Davranışlarımızı Yönlendiren Görünmez Kuklacılar

Bilişsel Yanılgılar: Düşüncelerimizi, Duygularımızı ve Davranışlarımızı Yönlendiren Görünmez Kuklacılar

Bilişsel Yanılgılar: Düşüncelerimizi, Duygularımızı ve Davranışlarımızı Yönlendiren Görünmez Kuklacılar

Bilişsel yanılgılar, farkında olmadığımız halde düşünce, duygu ve davranışlarımızı ince bir şekilde yönlendiren görünmez kuklacılardır. Bunlar, mantık veya akıl yürütme hataları değil, bilişsel makinemizin yerleşik kusurlarıdır ve irrasyonel yargılar ve kararlar almamıza neden olabilir. İyi haber ise, bu yanılgıları farkında olarak, onların etkisini azaltmaya çalışarak daha bilgili, rasyonel seçimlerde bulunabileceğimizdir.

En iyi bilinen bilişsel yanılgılardan biri, var olan inançlarımızı destekleyen bilgileri arama ve onlara daha fazla ağırlık verme eğilimidir. Bir psikolojik bilim dergisi yayını, insanların var olan inançlarını destekleyen yanlış bilgileri dahi hatırlamaya daha yatkın olduklarını buldu (1). Bu yanılgı, entelektüel tembelliğe neden olabilir, böylece kritik düşünceyi bırakır ve önsezilerimize dayanırız.

Diğer önemli bir yanılgı, Dunning-Kruger etkisi olarak bilinen, yetkin olmayan kişilerin belirli bir alanındaki yeteneklerini ve performanslarını övermalarıdır. Kişilik ve Sosyal Psikoloji Dergisi’nde yayınlanan bir çalışmada, mantıksal akıl yürütme testinde en düşük puan alanların, cevaplarında en confident olduklarını buldu (2). Bu yanılgı, kötü karar alma ve başarısızlığa neden olabilir, çünkü bireyler yetenekleri dışında görevleri üstlenebilir.

Ankraj etkisi de, karar alma sürecimizde etkili olabilir. Bu yanılgı, ilk aldığımız bilgiyi referans noktası olarak kullanmaya ve onu tüm sonraki yargılarımız için temel almaya neden olur. Örneğin, bir satıcı yüksek fiyatlı bir ürün gösterirse, daha sonra gösterilen düşük fiyatlı ürünlerin makul fiyatlı olarak algılanmasına neden olabilir. Pazarlama Araştırması Dergisi’nde yayınlanan bir çalışmada, ankraj etkisinin tüketici memnuniyetinde önemli bir düşüşe neden olabildiğini buldu (3).

Mevcutluk heuristiği de, yargılarımızı etkileyen başka bir yanılgıdır. Bu yanılgı, mevcut olan bilgilerimize fazla önem vermemize ve daha çeşitli bilgi aramaya çalışmamıza neden olur. Örneğin, yakın zamanda bir uçak kazası yaşadıysak, uçmanın tehlikeli olduğunu överebiliriz, oysa uçmak istatistiksel olarak en güvenli ulaşım yollarından biridir. Deneysel Psikoloji: Öğrenme, Bellek ve Biliş Dergisi’nde yayınlanan bir çalışmada, uçak kazası haberlerini gösterenlerin uçmanın daha tehlikeli olduğunu tahmin ettiklerini buldu (4).

Peki, bu bilişsel yanılgıları aşarak daha bilgili, rasyonel kararlar almaya nasıl çalışabiliriz? Bir strateji, aktif açık zihinliktir, yani farklı görüşler ve inançlarımızıallenging bilgiler arayarak. Bu, karşıt görüşler sunan makaleler okuma, farklı görüşlere sahip insanlarla tartışma ve başkalarından geri bildirim alma anlamına gelir.

Diğer bir strateji, karar alma sürecinde yavaşlama ve adım geri atmaktır. Bilişsel yanılgılar genellikle zaman baskısı veya stres altında oluşur, bu nedenle mental kısayollarına dayanmaya çalışırız. Derin nefes alma, on sayma veya karar vermeyi erteleme, akıl yürütme sürecimizi temizleyerek daha rasyonel kararlar almamıza yardımcı olur.

Son olarak, entelektüel alçakgönüllüğü geliştirme de, bilişsel yanılgılarımızı aşmamıza yardımcı olabilir. Bu, bilgimizin sınırlarını tanımaya ve emin olmadığımız veya bilmediğimiz şeyleri kabul etmeye çalışmaktır. Kişilik ve Sosyal Psikoloji Dergisi’nde yayınlanan bir çalışmada, entelektüel alçakgönüllüğü yüksek olan kişilerin, aktif açık zihinliktir ve bilişsel yanılgılarına düşme olasılıklarının daha düşük olduğunu buldu (5).

Sonuç olarak, bilişsel yanılgılar günlük yaşantımızda derin bir impact sahiptir. Bu yanılgıları farkında olarak ve onları aşmaya çalışarak, daha bilgili, rasyonel kararlar almaya çalışabilir ve kritik düşünce becerilerimizi geliştirebiliriz. Eski Yunan filozofu Aristoteles’in dediği gibi, Eğitilmiş bir zihin, bir düşünceyi kabul etmeden önce onu eğlendirebilmektir.” Bu tür entelektüel merakı ve alçakgönüllüğü geliştirerek, gerçekliğimizi şekillendiren görünmez kuklacılara daha az açık olabiliriz.